PROBİYOTİK: ANTİBİYOTİK
KULLANIMINI AZALTMADA
GÜÇLÜ STRATEJİ
Melanie Frisch
IMEA Bölge Teknik Müdürü
Biochem Zusatzstoffe Handels- und Produktionsgesellschaft mbH

Hayvansal üretim sistemlerinde antibiyotik kullanımını azaltma tartışmaları hala sürüyor. Yıllar geçtikçe, antimikrobiyal maddelerin genel kullanımını azaltma gerekliliği küresel bir çaba haline geldi. Çoklu dirençli bakterilerin ortaya çıkışı, tek bir sağlık konseptine duyulan ihtiyaç ve değişen tüketici beklentileri gibi noktalardan hareketle, pazar talepleri ve yem endüstrisi çözümleri de bu doğrultuda hızla gelişiyor. Günümüzde probiyotikler, antibiyotik azaltma stratejileri için niş bir çözümden daha fazlası haline geldi.
ANTİBİYOTİK KULLANIMINI AZALTMAK
NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
Son yirmi yılda, antibiyotiğe dirençli bakterilerin gittikçe artması hem insanlar hem de hayvanlar için ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaya başlamıştır.
Aşırı ve sık antibiyotik kullanımıyla, bazı bakteriler bir veya daha fazla antibiyotik sınıfına karşı direnç geliştirmeye başlamıştır. Bu durum, AMR, yani an-timikrobiyal direnç olarak adlandırılır. AMR’nin ortaya çıkışı hem hayvansal üretimde hem de insan sağlığı sektöründe yoğun antibiyotik kullanımıyla bağlantılıdır. Özellikle antibiyotikler reçetesiz veya tedavi kılavuzları olmadan satın alınabildiğinde, genellikle sağlık çalışanları ve veteriner hekimler tarafından gereğinden fazla reçete edilmektedir.
Bazı antibiyotik sınıfları hem veterinerlik hem de insan tedavisi için benzer şekilde kullanılmaktadır. Bazı dirençli bakteriler ortak bir çevre ve kontaminasyon mekanizmaları yoluyla hayvan ve insan popülasyonları arasında yayılabilir çünkü zoonotik potansiyele sahiptirler. Genellikle bir dizi antibiyotikle tedavisi kolay olan yaygın enfeksiyonlar, bu nedenleyaşamı tehdit edici hale gelebilir.
Bazı antibiyotikler yedek antibiyotik olarak sınıflandırılmıştır. Çoğu zaman çoklu dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlarda son çare olarak kullanılırlar. Bu rezerv antibiyotiklerin hayvanlarda kullanımı giderek daha fazla eleştirel gözle inceleniyor. Bazı yasa koyucular, daha fazla direnç gelişmesi riskini azaltmak için bu maddelerin insanlarda özel olarak kullanılmasını talep etmektedir.
Antibiyotik kullanımı ve hayvan refahı arasındaki ilişki konusunda tüketici bilinci gittikçe artmaktadır. Antibiyotik kullanımını azaltmaya yönelik çağrılar, gıda üreticileri için pazarlama fırsatları sunmaktadır: örneğin et, “NAE” (hiç antibiyotik yok) veya “ABF” (antibiyotik içermez) olarak satılabilir.
Ancak antibiyotik azaltma ihtiyacı ile hayvan refahının sürdürülmesi arasındaki dengenin dikkatli bir şekilde tartılması gerekiyor. Hasta hayvanların tedavi ihtiyaçları, piyasa baskısı ile riske atılmamalıdır.
“Bütün hastalıklar bağırsakta başlar”, genellikle Hipokrat’a (MÖ 400 Yunan hekimi) atfedilen tarihsel bir alıntıdır ve sağlıklı bir sindirim sistemi ile genel sağlık arasındaki bağlantıyı vurgular. Kanatlı hayvanlarda antibiyotik tedavilerinin tahmini olarak %50’sinin Clostridium perfringens ve E. coli’nin neden olduğu sindirim bozukluklarına yönelik olması, bağırsak sağlığının korunmasının bu hayvan kategorisinde ne kadar önemli olduğunu ve dolayısıyla antibiyotik azaltma stratejisinin en önemli unsurunun bağırsak sağlığını korumak olduğunu net şekilde ortaya koymaktadır.
Bağırsak sağlığının karmaşık doğasını korumak için bütüncül bir yaklaşım en doğrusu olacaktır. Sadece ihtiyatlı antibiyotik kullanımı ve akıllı aşılama programları gibi tıbbi ve koruyucu uygulamaları değil, aynı zamanda iyi bir çiftlik yönetimi ve yeterli bir yem formülasyonunu da içermelidir. Yem katkı maddeleri, sağlıklı bir bağırsak için çok büyük et-
kiye sahiptirler. Bu amaçla en çok kabul gören yem katkı gruplarından biri de probiyotiklerdir. Bağırsak sağlığı üzerindeki faydaları iyi bir şekilde kanıtlanmış ve kabul edilmiş olsa da etkinliklerini artırmak için sürekli olarak yeni suşlar araştırılmakta ve tanımlanmaktadır. Probiyotikler sindirilebilirliği artırarak ve bağırsak gelişimini destekleyerek hayvan performansını iyileştirmek için kullanılabilirler.Aynı zamanda bazı suşlar belirli patojenleri hedefleyerek ve sindirim bozukluğu riskini azaltarak antibiyotik müdahalesine olan ihtiyacı azaltır ve sağlığı korurlar.
PROBİYOTİKLERİN ETKİLEYİCİ GÜCÜ
Mikropları öldüren antibiyotiklerin aksine, probiyotikler ‘sağlıklı’ mikrobiyomu destekleyen, bağırsak ortamını optimize eden, sindirimi iyileştiren ve bağışıklık sistemini uyaran çok sayıda etki şekline sahip canlı mikroorganizmalardır.
Birçok bilimsel yayın, probiyotiklerin hayvan beslemede oldukça etkili bir araç olduğunu göstermektedir. Özellikle spor oluşturan Bacillus ve laktik asit bakterileri (LAB), daha verimli hayvansal üretim için yaygın olarak kullanılan probiyotiklerdir. Bacillus bazlı probiyotikler, sporlu yapılarından gelen ısı dirençleri ile bilinirler. Bu, onları peletlenmiş yem
dahil olmak üzere farklı yem formülasyonları ve türleri için ideal hale getirir. Sindirim enzimi üretimi gibi diğer etki mekanizmalarının yanı sıra, bu probiyotikler bağırsaktaki gram pozitif patojenleri inhibe eder. Öte yandan, LAB bazlı probiyotikler, pH’ı düşürerek bağırsak ortamını iyileştiren, faydalı bağırsak bakterilerinin uyarılmasına ve gram negatif patojenlerin baskılanmasına yol açan yüksek miktarda laktik asit üretir. Ancak, LAB probiyotikleri ısıya ve basınca duyarlıdır, dolayısıyla peletlenmiş yem için uygun değillerdir.
BACILLUS COAGULANS: ÇOKLU YETENEK
B. coagulans hem Bacillus bazlı hem de LAB bazlı probiyotiklerin faydalarını birleştiren eşsiz bir bakteridir. Bağırsak sağlığını, bağışıklık sistemini ve insanlarda genel refahı güvenilir bir şekilde destekleyen bir probiyotik olarak olağanüstü bir üne sahiptir. B. coagulans öncelikle ishal, karın ağrısı, sindirim sorunları ve zararlı bakterilerin aşırı büyümesi gibi mide-bağırsak bozukluklarının düzeltilmesini desteklemek için kullanılır. B. coagulans, gastrointestinal bütünlüğü destekleyen ve kilo kaybını önleyen, ishal önleyici bir madde olarak hareket ederek antibiyotik kaynaklı bağırsak disbiyozunun iyileş tirilmesinin desteklenmesinde de oldukça etkilidir.Literatüre göre bu probiyotik, amino asitlerin bağırsak emilimini ve kas sağlığını artıran besinsel proteinin kullanımını verimli bir şekilde artırır.
Biochem, AB tarafından hayvan beslenmesi için onaylanan ilk B. coagulans olan B. coagulans DSM 32016 suşu ile kendi güvenilir probiyotiğini geliştirdi. Beşeri tıpta kullanılan B. coagulans suşlarında olduğu gibi B. coagulans DSM 32016 suşu da çiftlik hayvanlarının performansını ve genel sağlığını dengelemede olağanüstü iyi sonuçlar göstermiştir. B.coagulans DSM 32016’nın çiftlik hayvanları üzerindeki olumlu etkisi, dünya çapında birçok çalışmada gösterilmiştir.
Bacillus coagulans DSM 32016’nın inhibe edici potansiyeli, Berlin Free Üniversitesi ile iş birliği içinde incelendi. Araştırma grubu, tamponlu ortamda Bacillus coagulans DSM 32016 kültürlerinden elde edilen süpernatant ile birlikte inkübe edilen iki farklı potansiyel olarak zararlı E. coli suşunun (saha izolatları) spesifik büyüme oranını araştırdı (Şekil 1). Bu in vitro çalışmanın sonuçları, her iki patojenik E. coli suşunun spesifik büyüme hızının, Bacillus coagulans güdümlü süpernatan eklendiğinde azaldığını gösterdi. Bu durum, E. coli’nin B. coagulans tarafından üretilen metabolitler tarafından doğrudan inhibisyonunu gösterir.
Şekil 1: Bacillus coagulans DSM 32016’nın E. coli’ye
karşı in vitro inhibitör etkisi (B. coagulans güdümlü
hücresiz süpernatana dayalı).
Şekil 2: B. coagulans DSM 32016’nın C. perfringens ile aşılanan ve aşılanmayan broylerlerde kullanımının
nihai canlı ağırlık, yemden yararlanma ve ince bağırsakta patojen azalması üzerindeki etkileri.
- coagulans’ın patojen yüklü broylerlerde performans stabilize edici etkisini araştırmak için, kanatlı hayvanların bir kısmına C. perfringens verildi, bir kısmına ise hiç yüklenmedi. Patojen yüklemesine maruz kalan broylerler, probiyotik verilmediğinde
günlük ağırlık artışında (DWG) %7,2’lik bir düşüş gösterdi. Belirgin bir tezat olarak, B. coagulans içeren yemle beslenen patojen yüklü grup, %7’lik bir DWG artışı gösterdi. Bu pozitif probiyotik kaynaklı etki, herhangi bir patojen tehdidi olmadan da göz-
lendi (%3,4). Benzer şekilde B. coagulans, C. perfringens ile yüklü broylerlerde yem dönüşüm oranını (FCR) %7,1 oranında iyileştirmiştir.
Benzer sonuçlar, hayvanlara C. perfringens’in yüklendiği başka bir çalışmada da gözlemlendi. B. coagulans, patojen yüklü kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, DWG’yi %14 artırdı, FCR’yi %15 iyileştirdi ve ölüm oranını %3 azalttı. İleal sindirim numunelerinin mikrobiyolojik analizini içeren başka bir yakın tarihli çalışmada ise, B. coagulans uygulamasının bağırsaklardaki C. perfringens sayı sında net bir azalmaya yol açtığı ortaya konmuştur. Bu bulgulara dayanarak, B. coagulans’ın kümes hayvanlarında C. perfringens kaynaklı performans düşüşünü, bağırsaktaki patojen miktarını azaltmak yoluyla, başarılı şekilde kontrol ettiği söylenebilir.
SONUÇ
Kanatlı hayvan sağlığı büyük oranda bağırsaklarının genel durumuna bağlıdır. Bağırsak sağlığını korumak hem antibiyotik azaltma stratejileri hemde hayvan performansını sürdürmek ve artırmakla mümkündür. B. coagulans DSM 32016 gibi probiyotikler bu faydaları sağlar. Yakın tarihte yapılan bilimsel çalışmalar, B. coagulans DSM 32016’nın geniş kapsamlı faydalı özelliklerini ve C. perfringens enfeksiyonlarının performans sınırlayıcı etki-
lerini ek antibiyotik tedavilerine ihtiyaç duymadan azaltma yeteneğini açıkça göstermektedir. B.coagulans DSM 32016, hayvanlarınızın sağlığı ve verimliliği için benzersiz bir çoklu yetenektir ve antibiyotik azaltma stratejilerine başarıyla katkıda bulunabilir.
Melanie Frisch Hakkında
2021 yılından bu yana Biochem’de IMEA Bölge Teknik Müdürü olarak görev yapan Melanie Frisch, lisans eğitimini 2010 yılında Hannover Veterinerlik Üniversitesi’nde tamamladı. Meslek hayatına veteriner hekim olarak başlayan Melanie Frisch, yaklaşık 6 yıl farklı veterinerlik ofislerinde entegre sürü sağlığı konusuna odaklandı. Frisch, Biochem’e ise 2016’da kanatlı hayvanlar için diyet yem takviyeleri alanında Ürün Müdürü olarak katıldı.